Lazer Göz Ameliyatı

Bugün gözlerimi muayene ettirdim. Pazartesi günü tekrar gideceğim ve lazer göz ameliyatı için uygun olup olmadığına bakılacak. Eğer uygunsa çok yakında gözlüklerimden kurtulacağım. Eğer değilse başka bir gözlük alıp gözlüklü olarak hayatıma devam edeceğim. Gözlüklü olmanın bir zararı yok. E sonuçta 15 yıldır takıyorum bu gözlüğü ben. Artık insanın bir parçası oluyor. Onsuz bir hiçim. Sonuçta gözlük olmadan çevremi göremiyor ve algılamada güçlük çekiyorum. Bu gerçi gözlük taktığım zamanlarda olan bir durum ama her zaman değil tabi. 15 yıl vay be! İlk gözlüğü aldığım zamanı hatırlıyorum da. Her şey bana bir garip görünmüştü. Sanki yamuk yumuktu. Yürürken sallanıyordu sanki her yer. Şimdi ise o olmadan her şey bir garip gözüküyor bana. Ne gözlükler taktım şu zamana kadar. Genelde hep kırar endişesiyle bana ucuz gözlük aldılar. Şöyle kocaman yuvarlak çerçeveli gözlüklerden. Nasıl takmışım o gözlükleri zamanında hayret valla. Şu an taktığım gözlük içlerinden yine en iyisi. E bu kez ben parasını verdim alırken. Almışken de en iyisini alayım dedim. Baya bir para vermiştim zamanında. Çerçevesiz, yansıma yapmayan özel inceltilmiş camdan oluşan hafif bir gözlük. Bazen gözlüğü takıp takmadığımı anlamak için elimle yoklamam gerekiyor. O kadar yani

Gözlük takmak genel anlamda iyi bir şey değil tabi. Sonuçta hayatına bir anlamda gözlük yön veriyor. Gözlük sayesinde alışkın olduğun durumlar değişiyor. Yada yeni alışkanlıklar ediniyorsun. Örneğin top ile oynanan oyunlar oynamayı bir türlü beceremedim. Çünkü gözlüklü oynasam gözlüğün kırılma endişesi var gözlüksüz de hiç oynayamam. Sonuçta top oyunlarını sevmeyen biri oldum çıktım. Masa tenisi hariç. Beceremiyorum ne yapayım. Zamanında top oynadığım sırada az gözlük camı kırmadım çünkü. Bu anlamda bizimkiler haklıydı ucuz gözlük konusunda. Tabi bir de bir çocuğun gelişimi söz konusu burada. Okuldayken gözlük yüzünden az dalga geçmediler. Zaten gözlük takıp ta “dört göz” denmeyen kimse yoktur şu dünyada. Anlayabilmiş ta değilim bu lafı hala. Göz ile gözlüğü karıştıracak kadar aklı olan biri veya birileri işte bunlar. Anlamak içinde uğraşmaya değmezdi zaten.

Bu arada bugün muayenede olan bir şeyi anlatayım hemen kısaca çünkü gözlerim ağrımaya başladı. Muayene öncesi gözlerime bir damla damlatıldı. Gözlerim biraz yandı ardından şırıl şırıl su akmaya başladı. Meğer o damla göz bebeğini büyüten bir damlaymış. Hastaneden çıktığımda her yer bir farklı gelmeye başladı bana. Yoldaki ufacık bir ışık bana kocaman bir spot ışığıymış gibi geliyordu. Arabaların sanki sadece fardan ibaret. Parıl parıl parlıyor. Her yer ışıl ışıl. Sonra eve geldim aynadan gözlerime baktım. Ben gözlerimi kahverengi bilirdim. Ama aynada öyle gözükmüyordu. Gözlerim siyahtı. Çünkü gözün ortasındaki gözbebeği öyle bir büyümüş ki adeta gözün kendisi olmuş. Sadece çevresinde incecik bir kahverengi gözüküyor. Şaşırdım valla. Neyse bakalım daha neler göreceğiz. Ameliyat olduktan sonra haber veririm artık.

Tayfun Kurt

Son on beş yıldır; bildiklerimi, gördüklerimi, yaşadıklarımı siteyi ziyaret eden okuyucular ile paylaşmaktayım. Blogta; bilim ve teknoloji, bilgisayar kullanımı, İnternet, genel kültür, sanat gibi çeşitli konularda beğendiğim haberler, makaleler ve kişisel yazılarım yer almaktadır.

Bir yanıt yazın