Tanımadığım Adamlar

Geçen akşam Ali Poyrazoğlu’nun yazıp yönettiği yeni oyunu “Tanımadığım Adamlar” ı izlemeye gittim. İstanbul, Kozyatağında yeni açılan Kozzy AVM ve Kültür Merkezinde Gazanfer Özcan Sahnesinde oynanan müzikli kabarede Aziz Nesin’in üç öyküsünden oyunlaştırılmış bölümlerin yanında Ali Poyrazoğlu’nun yazdığı çok komik altı bölüm yer alıyor.

Çıkış noktası Ali Poyrazoğlu’nun uzun zaman önce yazmış olduğu kısa bir yazı olan oyunun konusu kısaca, Orostopontopolis Tımarhanesi’nde hastaları iyileştirmek için kullanılan psikodrama tekniğiyle hazırlanan, çok eğlenceli bir müsamerenin öyküsü anlatılıyor. Psikodrama yöntemiyle hazırlanan müsamerenin yöneticisi geçen yıllarda “Tak Tak Takıntı” oyununda Ali Poyrazoğlu tarafından yaratılan Madam Arşaluz karakteri. Madam Arşaluz kendi kaçıklıklarını toparlasınlar, aklını birazcık da başına getirsinler diye kapatıldığı tımarhaneyi ele geçiriyor ve genel sanat yönetmeni oluyor.

(daha&helliip;)

Okumaya devam edinTanımadığım Adamlar

En Sevdiğimiz Film Sahneleri – Mim

Sürekli takip ettiğim bloglar arasında yer alan Güneşintamcinde.com’un yazarı Süleyman Sönmez’in başlattığı En sevdiğiniz film sahneleri adlı yeni mim’de kendi sitemide görmek beni çok memnun etti. Arka arkaya sıraladığı birbirinden güzel filmlere ben de kendi sevdiğim film sahnelerini ekleyerek devam etmek istiyorum.

(daha&helliip;)

Okumaya devam edinEn Sevdiğimiz Film Sahneleri – Mim

Bu ay izlediğim iki film

Bu ay gösterime girmesini sabırsızlıkla beklediğim iki filmi sonunda izleyebilidm. Hangi iki filmden bahsettiğimi bu yazıyı okuyanlar daha iyi bilir. İlk film Mel Gibson’un yönettiği Apokalipto, diğeri 300 Spartalı.

Sizlere şimdi filmleri baştan sona kadar anlatacak değilim. Fakat bu iki filmde de özellikle değinmek istediğim çok önemli bir kaç not var onları yazmadan geçemem. Apokalipto yu izlerken gördüklerim karşısında neredeyse donup kaldım. Çünkü öyle sahneler vardı ki bunun bir film olduğunu unutturur cinsteydi. Filmin konusu, korkunun ecele faydası yoktur sözünden yola çıkılarak yapılmış gibiydi. Bu filmi izlerken Mel Gibson’un yine daha önce hem yönetip hem oynadığı Cesur Yürek i hatırladım. Çünkü bu film de yine Cesur Yürek gibi bir kahramanlık hikayesi. Maya ları nasıl anlattığı, filmdeki şiddet sahneleri yada Mel Gibson’un politik tavrını bir kenara bırakıp filmi film gibi izlediğimizde bu film için söylenecek tek söz mükemmel.

(daha&helliip;)

Okumaya devam edinBu ay izlediğim iki film