En İyi Üçleme Film

Sinema sektörü yayın organı Empire‘ın internet sitesinin ”Dünyanın En İyi Film Üçlemeleri” adlı oylamasında sinemaseverler, tüm zamanların en iyi 33 film serisini seçti.

Yapılan oylamada ”Yüzüklerin Efendisi – Lord of The Rings” serisi zirvede yer alırken, bu üçlemeyi ”Yıldız Savaşları – Star Wars”un orijinal serisi takip etti. Michael J.Fox’un başrolünü üstlendiği ”Geleceğe Dönüş – Back to the Future” üçlemesinin üçüncü olduğu liste şu filmlerden oluştu:

1- Yüzüklerin Efendisi-The Lord of the Rings (Peter Jackson)

J.R.R Tolkien’in baş yapıtından sinema perdesine uyarlanan yapım, 11 dalda Oscar ödülünün de sahibi. Elijah Wood, Viggo Mortensen, Ian McKellen, Cate Blanchett, Sean Astin, Sean Bean, Christopher Lee, Andy Serkis, Orlando Bloom, Liv Tyler, Hugo Weaving gibi dev isimlerin rol aldığı serinin ilk filmi ”Yüzük Kardeşliği” 2001, ikinci filmi ”İki Kule” 2002 ve üçlemenin son halkası olan ”Kralın Dönüşü” de 2003 yılında seyirciyle buluştu. Sürükleyici öykünün yanında sinema teknolojisinin en üst düzeyde kullanıldığı film pek çok yönden sinema tarihine geçti.

2- Yıldız Savaşları-Star Wars (George Lucas, Irvin Kershner, Richard Marquand)

İlki 1977, ikincisi 1980, üçüncüsü 1983 yılında çevrilen filmde perdeyi ünlü yönetmen George Lucas açtı. Seride, Mark Hamill, Harrison Ford, Carrie Fisher, Alec Guinness, Peter Cushing ve Anthony Daniels başroldeydi. ”Bilim-kurgu filmlerinin babası” olarak bilinen orijinal seri, sinema tarihinde herşeyin ilkini barındırıyordu. Seyirciyi ”ışın kılıçlarıyla” tanıştıran ”Yıldız Savaşları”, alanında efsane olmayı sürdürüyor.

3- Geleceğe Dönüş-Back to the Future (Robert Zemeckis)

Pek çok filme konu olan zaman makinesini ve zamanda yolculuğu esprili bir sinema diliyle işleyen yapımın başrolünde Michael J. Fox vardı. ”Çılgın profesör” rolüyle Christopher Lloyd’un zihinlere kazındığı seri, 1985, 1989 ve 1990 yıllarında çevrildi. Michael J.Fox’u sinema dünyasına kazandıran film, zamanda yolculuğu eğlenceye dönüştüren, alanında çekilmiş en iyi filmlerdendi.

(daha&helliip;)

Okumaya devam edinEn İyi Üçleme Film

Eni iyi film: Vavien

Sinemada gösterimdeyken izleme şansı bulamadığım Vavien filmini geçtiğimiz hafta DVD’si çıkar çıkmaz alıp izledim. Engin Günaydın‘ın senaryosunu yazdığı ve Binnur Kaya ile birlikte oynadığı Taylan Biraderlerin yönettiği Vavien, son zamanların en iyi yerli yapımlarından biri olmuş durumda. Türaksak’ın düzenlediği Yeşilçam Ödüllerinden ve 42. Siyad ödüllerinden en iyi senaryo, en iyi kadın oyuncu, en iyi müzik, en iyi yardımcı erkek oyuncu gibi ödülleri alan film son olarak bugün ödül töreni düzenlenen 29. İstanbul Film Festivalinden en iyi film ve en iyi senaryo ödüllerini aldı. Gişede pek varlığını gösteremeyen film şimdilerde adını çok duyurmaya başladı bile.

Engin Günaydın ve Binnur Kaya’yı son olarak Avrupa Yakası adlı dizide birlikte oynarken izlemiştik. Tokatlı olan Engin Günaydın dizide de Tokatlı Burhan Altıntop‘u canlandırıyordu. Vavien de Tokat’ın Erbaa ilçesinde geçmekte. Dolayısıyla Engin Günaydın’ın oyunculuğu  konuşmasıyla, şivesiyle Burhan Altıntoptan pek farklı değil. Ama bu kez, kendini beğenmiş bir idari müdür olarak değil küçük bir elektrikçi dükkanı sahibi Celal olarak izliyoruz. Binnur Kaya ise oynadığı her sinema veya dizide ( Türk Malı hariç) olduğu gibi bu filmde de son derece başarılı bir oyunculuk çıkarmış. Filmde ayrıca Bir Demet Tiyatro‘dan ve bir çok sinema filminden tanıdığımız Settar Tanrıöğen‘de var.

(daha&helliip;)

Okumaya devam edinEni iyi film: Vavien

Avatar’ı izlemek güzel bir deneyimdi.

Aslında üç hafta önce izledim Avatar‘ı ama bu konudaki düşüncelerimi ancak şimdi fırsat bulup yazabiliyorum. Gerçi yazacak çok fazla bir şey yok Altın Küre‘de en iyi film  ve en iyi yönetmen ödülünü alarak ne kadar iyi olduğunu kanıtlamış oldu. Şimdi de Oscar ödülleri için en iyi film dalında aday olmuş durumda. Diğer dokuz adayın pek bir şansı yok gibi gözüküyor şimdiden. Film gösterime girdiğinden beri çok eleştirildi, üzerine çok yazılar yazıldı. Filmin konusu evet daha önce izlediğimiz bir çok filmi hatırlatıyor. Filmin yönetmeni James Cameron‘un, Pandora denilen yerin ünlü İngiliz sürreailst ressam Roger Dean‘ın çizdiği resimlerden esinlendiği söylendi. (Geçen haftaki Okan Bayülgen’in Disko Kralı programında bizzat Okan Bayülgen tarafından) Ama bu yazılanların, söylenenlerin hiçbiri bu filmi bana kalırsa kötülemek için yetmez. Bir defa James Cameron’un sinema teknolojisi alanında çığır açan bir yönetmen olduğunu unutmamak gerek. 56 yıllık hayatında yaptığı çok fazla film yok belki ama her yaptığı film sinema tarihinin en çok izlenen, en çok kazandıran filmleri gibi sıralamalarda sürekli üst sıralarda. Bu konuda yönetmen James Cameron adeta kendisiyle yarışıyor. Dünyanın en çok kazandıran filmi olan bundan 13 yıl önce çektiği Titanic‘i de geçerek kendi rekorunu kırmış bulunmakta. (Bkz: Avatar vs Titanic)

(daha&helliip;)

Okumaya devam edinAvatar’ı izlemek güzel bir deneyimdi.

“Kanal(i)zasyon” taştı!

kanalizasyon-afisHani derler ya en kötü karar karasız kalmaktan iyidir diye. Meğer doğru değilmiş bunu daha önceki deneyimlerimden birçok kez anladığım gibi geçen hafta bir kez daha deneyimledim. Kararsız kaldığımız bir anda kendimi Okan Bayülgen’in programlarında ballandıra ballandıra anlattığı yeni sinema filminde buldum kendimi. Film Fenerbahçe-Galatasaray maçı ile aynı saatte başladığından salonda sadece on beş kişiydik. Malum kişi az olunca sayması da kolay oluyor. Film oyuncu kadrosuyla ve televizyon sektörünü eleştirel bir yanı olduğundan iyi bir film gibi gözüküyordu önceleri. Taki filmi izleyene kadar. Okan Bayülgen’i yaptığı tv programlarından ziyade oynadığı filmleri de fazlasıyla sevmişimdir. Özellikle Ağır Roman‘daki rolüyle hiç aklımdan çıkmıyor. Öncesinde oynadığı İstanbul Kanatlarımın Altında filmi de yine o dönemin başarılı filmleri arasındaydı. Sonraları yaptığı Hemşo ve Komser Şekspir de bana kalırsa son filmi olan Kanalizasyondan çok daha iyiydi.

Ben bir film eleştirmeni değilim. Bunun okulunu okumadım bu açıdan eleştiri yapmak pek üzerime düşmez belki ama sonuçta bir sinemasever olarak bu filme para verip izlediysem, filmin senaryosu iyi  kaba tabirle uyduruk olmayan bir film olmasını isterdim. Film günümüz televizyonlarında yayınlanan çeşitli programların tiye alınmış halini konu alıyor. Bu esnada cam siliciliğinden bir tv genel müdürlüğüne kadar yükselen İmdat (Okan Bayülgen)’ın hikayesini izliyoruz. Araya biraz aşk ve macera da sıkıştırılmış. Film garip bir şekilde başlıyor garip bir şekilde devam ediyor ve garip bir şekilde bitiyor. Bir yandan İmdat, diğer yandan televizyonun eski genel müdürünün intikam planları, sonrasında İmdat’ın hapse girişi. Arkadaşlarının İmdat’ı hapisten çıkarma planları. Arada bir sürekli talimatlar veren sağ omuzu üzerinden görebildiğimiz bir adam ve karşısına geçip bıdı bıdı konuşan yine başka birisi. Filmde Rasim Öztekin ve Erol Günaydın gibi  sadece birkaç kez görebildiğimiz oyuncular da var. Özellikle Rasim Öztekin bu filmde tam bir kayıp vaka olmuş. Film boyunca çanak anten esprisi yapıp durdu. Halbuki Kabadayı filmindeki “Sürmeli” ve öncesinde G.O.R.A filmindeki “Bob Marley Faruk” rolleriyle ne kadar da çeşitli tipler sunmuştu bize.

(daha&helliip;)

Okumaya devam edin“Kanal(i)zasyon” taştı!