Avatar’ı izlemek güzel bir deneyimdi.

Aslında üç hafta önce izledim Avatar‘ı ama bu konudaki düşüncelerimi ancak şimdi fırsat bulup yazabiliyorum. Gerçi yazacak çok fazla bir şey yok Altın Küre‘de en iyi film  ve en iyi yönetmen ödülünü alarak ne kadar iyi olduğunu kanıtlamış oldu. Şimdi de Oscar ödülleri için en iyi film dalında aday olmuş durumda. Diğer dokuz adayın pek bir şansı yok gibi gözüküyor şimdiden. Film gösterime girdiğinden beri çok eleştirildi, üzerine çok yazılar yazıldı. Filmin konusu evet daha önce izlediğimiz bir çok filmi hatırlatıyor. Filmin yönetmeni James Cameron‘un, Pandora denilen yerin ünlü İngiliz sürreailst ressam Roger Dean‘ın çizdiği resimlerden esinlendiği söylendi. (Geçen haftaki Okan Bayülgen’in Disko Kralı programında bizzat Okan Bayülgen tarafından) Ama bu yazılanların, söylenenlerin hiçbiri bu filmi bana kalırsa kötülemek için yetmez. Bir defa James Cameron’un sinema teknolojisi alanında çığır açan bir yönetmen olduğunu unutmamak gerek. 56 yıllık hayatında yaptığı çok fazla film yok belki ama her yaptığı film sinema tarihinin en çok izlenen, en çok kazandıran filmleri gibi sıralamalarda sürekli üst sıralarda. Bu konuda yönetmen James Cameron adeta kendisiyle yarışıyor. Dünyanın en çok kazandıran filmi olan bundan 13 yıl önce çektiği Titanic‘i de geçerek kendi rekorunu kırmış bulunmakta. (Bkz: Avatar vs Titanic)

Peki neydi Terminator, Allien, Titanic gibi filmleri biz sinemaseverlere kazandıran yönetmenin Avatar’da açtığı çığır? Tabi ki 3B teknolojisi konusunda geliştirdiği yeni kamera gibi donanımlar. Aslında 1950’li yıllara kadar uzanan 3B çekimli filmler fazla maliyetli, çekimi zor olması nedeniyle fazla tercih edilmiyordu. Ama Cameron ve filmin görüntü yönetmeni Vince Pace tarafından on yıl gibi bir sürede geliştirilen bir kamera kullanıldı Avatar’ın çekimlerinde.

Bir film izlemek nasıl bir deneyim olabilir? Eğer bu film izlediğimiz diğer filmlerden farklı bir teknolojiye sahipse işte o zaman farklı bir deneyim kazandırabilir insana. Bundan üç hafta önce sanki başka günler çuvala girmiş gibi gidecek başka gün bulamadığım, tipi şeklindeki kar yağışının olduğu pazar günü yola çıktım. Ümraniye Carrefour’da Alpdoğan adlı arkadaşımla birlikte izlediğim film keyifli bir üç saat sundu bize. Filmden çıktığımızda havanın karlı olduğunu unutmuştum. Sanki hala Pandora’daydım. (: Küçük yaştan beri üç boyutlu görüntüler hep merak uyandırmıştır bende. Yıllar önce aldığım bir çocuk dergisi ile birlikte gelen üç boyutlu gözlük başladı bu merak. O gözlükle dergide yer alan fotoğraflara hayran hayran bakardım. Bu film de ben de bir hayranlık uyandırdıysa biraz da bundandır. Filmi çeşitli nedenlerden dolayı IMAX olarak izleyemedim belki ama başka bir 3B filmi mutlaka IMAX olarak izleyeceğim ve bu deneyimimi de burada mutlaka paylaşacağım.

Filmin konusu, oyuncuları vs. hiçbir şey yazmıyorum. Gerekte yok zaten. Ama son bir kez daha söylemek istediğim bir şey var. Cameron daha iyisini yapana kadar en iyi film Avatar şimdilik. Herkese iyi seyirler. Güzel bir sinema deneyimi yaşamak istiyorsanız izlemeyenler için söylüyorum. Hala vakit varken mutlaka izleyin.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top